Stories

Opioid Farkındalığı Hakkında Bir Kısa Film: Hey Charlie

Genç yaşta birçok kişinin ölümüne sebep olan uyuşturucu kullanımı hakkında birçok film, reklam ve belgesel izlemişsinizdir. Bu videolarda uyuşturucu kullanmamanız gerektiği kesin bir dille belirtilir. Zararlı alışkanlıklardan uzak durulmasının altı elbette çizilmelidir fakat bu kötü alışkanlıkları deneyimleyen kişilerin gözünden dünyaya bakmak başka birşeydir. Bu konu hakkında pek çok kuruluş ve vakıf çalışıyor. Amerika’da her yıl 60.000 civarı kişi yüksek doz uyuşturucudan hayatını kaybettiği düşünülürse bu çok ciddi bir sorun. Alkol ve uyuşturucu bağımlılarına yardım amacıyla kurulan The Christopher D. Smithers Vakfı da hem gençlere hem de ebeveynlere alarm durumunda nasıl davranmaları gerektiği konusunda yardım ediyor. Detaylı bilgi için yukarıdaki linke tıklayıp çalışmalarına göz atabilirsiniz. Ancak bizim bugünkü konumuz vakfın kurucusunun torunu tarafından çekilmiş “Hey Charlie” adlı farkındalık filmi. Filmi çeken Brinkley Smithers’ın 17 yaşında olduğunu öğrenince epey şaşırdım ancak gayet başarılı bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Gelelim detaylara ve beni en çok etkileyen kısıma:

Hey Charlie –  Don’t Let Go

Filmimiz piknik yapan mutlu bir aile sekansıyla başlıyor. Köpeğiyle hoşça vakit geçiren minik Charlie oldukça mutlu görünüyor. Annesi kollarından tutup çevirme oyunu esnasında onu “Sakın bırakma Charlie!” diye uyarıyor. Bu söz aslında kısa filmin ana temasını oluşturuyor. Ancak o kısma daha var. Aradan yıllar geçiyor ve Charlie’nin alarmını kapatarak uyandığı bir sabaha hızlı bir geçiş yapıyoruz. Başrolümüz, anne-babası ve kardeşleriyle kahvaltı yapıp okuluna gidiyor. Dersleri iyi, spor yapıyor, arkadaşlarıyla takılıyor, kız arkadaşı oluyor kısacası güzel bir gençlik dönemi geçiriyor. Sonra da arkadaş çevresinin etkisiyle zararlı otlar içeren sigaraya başlıyor. Başlarda masum görünen ve pek çok arkadaş ortamında zararsız olarak algılanan bu deneme daha sonraki evreler için temel oluşturuyor.

Opioid denen ve vücutta uyuşturucu etkisi bırakan tüm maddeleri denemeye başlıyor karakterimiz. Olayları onun gözünden izlemeye başlıyoruz ve emin olun tablo hiç iç açıcı değil. Başrolümüzün notları düşüyor, spor yaparken hemen yoruluyor, ebeveynleriyle arası bozuluyor hatta bilinçsiz bir şekilde kardeşine bile saldırıyor. Kısacası uyuşturucu aldıktan sonraki süreci birebir onunla yaşıyoruz. Hiçbirşeyin eskisi gibi olmadığını sabah alarmından da anlıyoruz. Charlie gitgide daha geç saatte uyanmaya başlıyor ve bütün dengesi altüst oluyor. Kullandığı uyuşturucular gitgide daha etkili türlere dönüşüyor ve hayat onun için adeta bir cehennem oluyor. Bir sabah yatağından fenalaşmış halde kalkamadığını anlıyoruz. Annesi o telaşla oğlunu kurtarma adına telefonlar açıyor ve işin ne kadar ciddi boyutta olduğunu görüyoruz. O an başta duyduğumuz vurucu cümleyi tekrardan duyuyoruz : “Don’t let go Charlie!” (Sakın bırakma Charlie)

Filmin asıl amacı Opioid bağımlıları karşısında ön yargıları kırmak ve onların sadece toplumun uç kesimlerinden çıkmadığını, düzgün yaşayan her insanın bu duruma gelebileceğini herkesin düşünmesini sağlamak. 4 dakikalık filmin genelinde beni en çok etkileyen ise olayları şahısın birinci gözünden görmek oldu. Bu da o olayı birebir yaşıyor izlenimi verdi. Kampanya #StoptheSpiral (Döngüyü Durdurun) söylemiyle Facebook, Twitter , Youtube ve diğer sosyal medya kanallarından 3 milyonun üzerinde hiç de fena sayılmayacak bir izlenme elde etmiş. Umarız bu başarı, farkındalığın artmasında faydalı olur ve uyuşturucudan doğabilecek ölümleri engellemeye katkı sağlar.

 

Join The Discussion