Trendler

İzleyicinin Günden Güne Dijitalleşen Evrimi

Gün geçtikçe zaman insanlara yetmemeye başladı. Bir günün 24 saatten 36 saate çıkması gerektiği bir döneme girdik. Aslında her işin eskiye nazaran daha kolay çözüldüğünün su götürmez bir gerçek olduğunu inkar edemeyiz. Ancak bunu inkar edemediğimiz gibi işlerin pratikleştikçe fazlalaştığı gerçeğini de yok sayamayız. Hayat pratikleştikçe insan yükü arttı, insan yükü arttıkça zaman azaldı. Şimdi ‘Genel Görelilik Kuramına’ değinmeden olmaz ancak burada asıl yoğunlaşmamız gereken zaman azaldıkça üretilen ve izlenilen içeriklerin artması ama bunun televizyonla değil dijital medyayla hedef kitleye aktarılması.

Sadece televizyonda yayınlanan ve belirli saatlerde yakalanabilecek içeriklerin yerini küresel çapta izlenen içerikler aldı. İnsanlar kaçırdıkları bölümleri internetten izlemeye başladıktan sonra özellikle film ve dizi sektörünün dijital dünyada büyük bir havuz oluşturmasıyla televizyonun yerini telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar aldı.

Peki, zaman insanlara bu kadar yetersizken insanlar bu kadar içeriğe nasıl vakit ayırıyor? Yolda giderken, birini beklerken, mola verirken boşluk bulduğu her alanda istediğini izleyebiliyor. Sağladığı tek şey taşınabilir olması değil, aynı zamanda içeriği seçme özgürlüğü. Yalnızca belirli saatlerde belirli içeriklere değil, istediği saatte istediği içeriğe ulaşan izleyici, televizyonun karşısındaki pasif izleyici konumundan aktif izleyici konumuna yükselmiş oldu.

Sadece seçme ya da istediği zaman izleme özgürlüğü de değil, aynı zamanda izleyiciler artık dizileri, filmleri, senaristleri, yapımcıları ve hatta kanalları bile yönlendirebilmeye başladı. Bu yalnızca dijital platformalarda yapılan yorumlar ya da film sitelerinde yapılan eleştirilerle de sınırlı değil. İzleyiciler sosyal medyadan baskı oluşturuyor ve hatta imza kampanyası başlatabiliyorlar. Sonuç mu? Senaryoları yönlendirme gücünü elde ediyorlar. Örneğin dünyanın en çok izlenen dizisi Game of Thrones. Game of Thrones’un 5. sezonunda yer alan ana karakterlerden biri olan Jon Snow’un ölümü dizinin fanlarını o kadar üzmüştü ki, sosyal medya baskılarının gücüne yenilen dizi ekibi Jon Snow’u diriltti!

GoT, Black Mirror ve daha niceleri…

Aktif izleyici için yine dünyaca ünlü dizinin son sezonu güzel değildi. Beğenilmedi, beğenilmeyince pasif olarak kalmayı tabii ki tercih etmedi. Ne mi oldu? İmza kampanyası başladı!

İzleyiciler 8. sezonun baştan yazılıp – çekilip yayınlanmasını istediğini belirten bir imza kampanyası başlattı. Hedef imzanın 1 milyon olduğu kampanyada şimdiden 800 binin üzerinde imza toplandı bile. Dahası, her geçen saniye bu sayı artmakta. Siz de imza vermek isterseniz, kaynağı burada.

İzleyicilerin aktifleşmesi ve izlediği içeriklerde söz sahibi olmaya başlamasının film ya da dizi ekiplerini olumsuz etkilediği, özgür bırakmadığı da bir gerçek. Bundan dolayı ki aslında tam da tadında biten diziler izleyici isteği doğrultusunda yeni sezon çekince sonuç hüsran olabiliyor.

Peki, izleyiciler televizyonlardan dijital platformlara geçince sadece yalnızca içerik seçme, istediği zaman izleme ya da sosyal medyadan örgütlenirse içeriğe katkı sağlama özgürlüğünü mü elde etti? Hayır! Dijital platformlarla birlikte yeni bir soluk geldi ve interaktif dizi hayatımıza girdi. Yorumlardan, bloglardan ya da imza kampanyalarından da ileri bir şekilde diziyi izlerken verilecek kararda izleyiciye soran bir dizi düşünün. Kahramanın vereceği kararı size bıraktıklarını ve sizin seçimleriniz doğrultusunda farklı maceralara sürüklendiğini hesaplayın. Keyifli değil mi? Black Mirror tam da bunu yaptı. Diziyi izlerken “Ya gitmesene oraya!” diye sızlanmayacağınız çünkü kararı size bırakan bir dizi. Şimdilik sadece sezon finali için yapılmış olsa da devamı gelecek gibi.

Sonuç olarak, artık filmleri ya da dizileri sadece senaristler yazmıyor. Dijital bir örgütlenmeyle birlikte izleyiciler de içerik üretimine katkıda bulunuyor. Buna bağlı olarak da televizyon endüstrisinde demokratik bir süreç işlerken dezavantajları da yok diyemeyiz. İçeriklerin sanat değil, müşteri odaklı olarak kalitesinin düşmesi ya da senaristlerin özgün içerik üretememesi gibi… Bu durum daha yaratıcı senaryolar doğurabilir mi? Neden olmasın?

Bir sonraki yazıya dek hoşçakalın!

 

2 Comments

  1. Berkay Mayıs 23, 2019
  2. Derya Mayıs 23, 2019

Join The Discussion