Trendler

Ücretli Poşet Uygulaması ve Etkileri

Yeni yılın bize sağlık, huzur, mutluluk getireceğini düşünürken hepsinden önce zamlar ve ekstra ücretlendirmeler geldi. Bu ekstralarda biri de resmi kararla market poşetleri için artık 25 kuruş ödeneceğinin açıklanması oldu. Aslında bu durum uzun zamandır bekleniyordu yine de ezici bir çoğunluk tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Tepkilerin sebeplerine ve sonuçlarına geleceğiz ancak hepsinden önce durumu biraz daha detaylı anlamakta fayda var.

Öncelikle bu karar normal şartlarda 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecekti ancak halkımızın buna henüz hazır olmadığı gerekçesiyle ertelendi. (Bence hala hazır değiliz :))  Yılbaşı gecesinden itibaren aktif olan ve plastik poşet kullanımını azaltmaya yönelik atılan bu adım tahmin edeceğiniz gibi tepkiyle karşılandı. Market içindeki ürün fiyatlarının  enflasyonla beraber düzenli aralıklarla artması geçtiğimiz sene tüketiciyi oldukça zor duruma sokmuştu. Hal böyleyken bir de poşetin paralı olması zaten gergin olan tüketicileri bir kez daha sinirlendirdi. Duygu ve düşüncelerin en kolay ifade edilebildiği sosyal medya ise bu hislere fazlasıyla tercüman oldu. Mevcut poşetlerini yıkayıp tekrar kullanmak için çamaşırlığa asandan tutun da el arabasıyla markete gidenleri bile gördü bu gözler. En beğendiğim ve zekice düşünülmüş çözüm ise poşete para ödedikten sonra eve ürünleri bırakıp poşeti para ile iade eden arkadaştan geldi. (Bknz: Aşağısı)

 

Ücretli poşetin artıları-eksileri

Bu uygulama aslında pek çok ülkede aktif durumda. İtalya, Almanya, İngiltere, Norveç, ABD gibi birçok ülkede plastik poşet kullanımı yasak veya paralı. (Diğer ülkeler için tıklayın) Bu kullanımı ilk hayata geçiren ülke ise şaşırtıcı bir biçimde Bangladeş. 2002 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile naylon poşet yasağı getiren Bangladeş’in bu kararı almasındaki en önemli neden sağlık. Metrekareye düşen yağmur oranı bakımından en yüksek orana sahip olan ülkede naylon poşetler su drenaj sistemlerini tıkıyor, ayrıca sineklerin ortaya çıkmasını ve sıtma, malaria gibi hastalıklara yol açabiliyor. Hindistan’da bu poşetler “utanç verici” olarak tanımlanırken (poşetlerle Ganj Nehri’nin yakınına yaklaşamazsınız) Ruanda ise bu kararı dolayısıyla Afrika’daki en temiz ülke seçildi.

Ülkemizde ise günde 50 milyon, yılda 20 milyar naylon poşet tüketiliyor. Bu poşetler de karada 800 yıl denizde ise 400 yılda kayboluyor. Yani sadece bu verilere bakarak bile doğaya daha çabuk karışan kağıt ve bez torba kullanımının daha mantıklı olduğunu söyleyebiliriz. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un da açıklamaları bu yönde. Kurum 2019’un ilk 4 gününde plastik poşet kullanımının %50 azaldığını belirtti ve şunu ekledi: “Derdimiz para değil çevreye olan tahribatı en aza indirmek”.  Açıklama ve alınan karar mantıklı bir temele dayansa da anti-tezi de bir o kadar doğru. Mevcut durumda akla gelen ilk düşünce plastik poşetlerin paralı yapılmasının nedeni çevre kirliliği ve AB sürecine uyum. Fakat bu uygulamada ufak bir sorun var. Paralı satılan poşetler hala markaların logosunu taşıyor. Ne var ki bunda? demeyin çünkü farkında olmasanız da şimdiye kadar bu poşetlerin reklamını yapıyorduk.

Elinizde tuttuğunuz poşetlerin üzerinde bulunan marka logosu sayesinde onlara ekstra görünürlük sağlayıp bunun karşılığında bedavaya aldığımız ürünleri taşıyabiliyorduk. Şimdi ise hem markanın reklamını yapıp hem de üstüne para ödüyoruz. Kulağa pek de mantıklı gelmedi değil mi? Bana da öyle. Aslında bunun için bizim ödeme almamız gerekiyor. Bu durumda bez poşetler ve market çantaları çok daha makul bir seçenek gibi duruyor çünkü kullanımları daha uzun süreli. Fiyat/Performans açısından daha doğru bir seçenek. Plastik poşetler ise ille de paralı olacaksa üzerinde logo olmaması gerekiyor. Zira yurtdışındaki örneklere baktığımızda da logosuz ve markasız olduğunu görüyoruz.

Fikir İyi, Uygulama Daha İyi Olabilir

Görünüşe göre poşetlerdeki logolar kaldırılsa da bu tartışma daha uzun bir süre gündemi meşgul edecek gibi. Çevre konusunda faydalı yaptırımlar uygulanması tabi ki olumlu, bu konuda hemfikiriz. Ancak  ülkemize entegre edilen pek çok projede olduğu gibi bu durumun da alışma sürecinin sancılı geçeceğini biliyoruz. Herşeyden önce ülkemiz insanı bedava olan birşeyin paralı olması fikrini sebep-sonuç ilişkisinden ziyade fayda bakımından değerlendirdiği için tepkilerin daha da büyümesi olası. Yazımın sonuna gelirken şahsım adına bu adımların doğru olduğu ve bu kararı desteklediğimi belirteyim. Tabi poşetlerdeki logolar kaldırılsa hiç de fena olmaz. Marka tarafı için de bu karar oldukça faydalı duruyor. Düşünsenize beş kuruş ödemeden markanızın outdoor reklamı yapılıyor ve siz üstüne para alıyorsunuz. Son derece karlı bir iş. Bir diğer ve benim için daha uygun olan alternatif ise doğaya karışması daha hızlı olabilecek kese kağıtlarının parayla satılması. Bu seçenek de makul olabilir. Hem de nostalji olur fena mı?

Bir sonraki yazıya dek hoşçakalın!

Join The Discussion