Funny

Plaza Dili ve Edebiyatı – Sık Kullanılan Kalıplar

Ajans, şirket, kurum ve kuruluş farkı gözetmeksizin pek çok çalışana ışık tutacak rehberimiz nihayet hazır. Ajans İnsanları yazı dizimizin  bir önceki kısmındaki  “Her Pazartesi Rejime Giren Kız” konusunu ele almıştık. Şimdi de sıra Plaza Dili ve Edebiyatı’nda. Çalışma hayatında sıkça duyduğumuz, çoğu zaman anlam veremediğimiz, vermeye çalıştığımızda ise beynin sınırlarını zorlayan birçok cümle ve cümlecik vardır. Yarı İngilizce yarı Türkçe kelimelerden oluşan bu söz dizileri (Ben bunlara Türkilizce diyorum) havalı gibi duran ancak olmayan, çoğu zaman da gereksiz kalıplardır. Ben de bunları sizin için analiz ederek duyduğunuzda garipsememeniz için ufak bir rehber hazırladım. Makalede kullanılan kalıbın açıklamasının yanında Türkçe mealini, alt metnini ve kendimce yorumlarımı da ekledim. (Alınmaca yok!) Bu rehberi çalıştığınız takdirde plaza konuşmalarının %90’ını kolayca anlayabilecek, hiçbir zorluk yaşamadan gündelik yaşamınızı devam ettirebileceksiniz.

Şimdiden iyi okumalar!

Not: Bu yazıdaki kişiler kesinlikle hayal ürünü değildir. Gerçekten var böyle kişiler.

Toplantı Set edip İnvitation atmak

En sık kullanılan kalıbımızdan başlıyoruz. Anlamı, toplantı ayarlayıp birilerini davet etmek demek arkadaşlar. Çok basit değil mi? Yani bu cümleyi Türkçe kurmak için aşırı derecede efor sarf etmeye gerek yok. Ancak İngilizce’nizi göstermek isterseniz bu kalıbı günde en az 2 kere yemeklerden sonra kullanmanız gerekmekte. Yoksa herkes sizin cahil, dil bilmeyen biri olduğunuzu düşünebilir.

Örnek Cümle:

-Yeni gelişmeler oldu bizim tarafta. Bir ara toplantı set edelim. Haftaya müsait misiniz?

+Evet, tabiki. Haftaya müsaitiz. İnvitation atıyorum.

Yorum-Öneri-Alt Metin: 

Alt tarafı toplantı yapacaksınız. Karşı tarafta davetiye atacak. Hiçbir anormal, büyütülecek durum yok. Neyi set ediyorsun? Neden set ediyorsun? İnvitation atmak ne demek?

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok

Evet biliyoruz, Christoph Colomb bu kıtayı 15.yy’da  Hindistan’a geldiğini zannederek keşfetti.Hatta Yeni Dünya kıtası, ismini kendini bilinçli şekilde keşfeden ilk denizci olan Amerigo Vespucci’den aldı. Ama sen bunları biliyor musun acaba tatlı çocuk? Yoksa sorumluluk almak yerine “kolaya kaçmak” istediğin için gösterişli bir cümle kurup dinleyenleri etkilemek derdinde misin? Genç bir kaşif olarak senin benim keşfetme hevesimi yarıda bırakmaya ne hakkın var?

Örnek Cümle:

-Bir de şu kampanya için farklı neler deneyebiliriz?

+Arkadaşlar zaten halihazırdaki sunum bütün önerileri içeriyor, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, oradan bakabilirsiniz.

Yorum-Öneri-Alt Metin: 

Şair burada; Totom yemedi yeni birşey de aklıma gelmedi seninle uğraşacak vaktim de yok eldeki kaynakları kullan demek istiyor.

Know-How konusunda deneyimli olmak

Türkçe’ye “Bilirsin-Nasıl” diye çevrilen ancak İngilizce kullanıldığında satışçının havasına hava katan söz öbeği. Bu konuda bilgi birikimimiz var, sektörel tecrübeye sahibiz desen incilerin mi dökülür? Hadi biraz daha sokak ağzına dönelim. Yol yordam biliriz, işin raconu bizden sorulur demene bile razıyız, Know-How nedir?

Örnek Cümle:

-Bu konuda hiçbir tereddütünüz olmasın. Know-How’ımız ile maksimum performans göstereceğimizden emin olabilirsiniz.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Benim asıl tereddütüm senin araya sıkıştırdığın o gereksiz İngilizce kelimeyle alakalı evladım. Bu iş bizden sorulur de canımı ye.

Bu biraz daha Make Sense

Ne diyorsun arkadaşım? Neyin peşindesin? TOEFL’dan 120 mi aldın? Çocukluğun Amerika’da mı geçti? Bu cümleyi kurarak zaten mantıklı bir insan olmadığını kanıtladığın halde nasıl daha “Make Sense” olabiliyorsun.

Örnek Cümle:

-Evet evet Berk bana özet geçince konu benim için biraz daha make sense oldu.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Keşke olmasaydı, keşke ajans batsaydı da o anlamadığın konu öyle kalsaydı. Açıklamalar sonrasında konu kafamda netleşti diyemedin değil mi?

Ben onları “Push” edicem

Geldik Türkilizce dediğimiz cümlelerden bir diğerine. Pek çoğumuz gün içinde birilerini Push etmeden duramayız. Push ettiysek Pull edilmek isteriz. Ama keşke bu işlemi güzide dilimizi kullanarak yapsak. Ama haber vermek ya da modern tabirle dürtmek gibi kelimeleri niye kullanalım ki? İngilizce’mizin advance derecesinde olduğunu bağıra bağıra “Ben onları Push edecem, merak etmeyin!” diye dolaşarak göstermeliyiz değil mi?

Örnek Cümle:

-Nil Hanım kreatif ajansı, materyallerin aciliyeti konusunda push ettik mi?

Yorum-Öneri-Alt Metin:

-Nil Hanım kreatif ajansa materyallerin acil iletilmesi konusunu hatırlattık mı?

Atomu parçalamıyoruz sonuçta

Üstlerin altlarına ciddi ve katı bir tonda söylediğinde,  “Bu işi eşeğin önüne versem yapar” demek yerine Einstein’in kemiklerini sızlattığı bir söz öbeği daha. Bilime damgasını vurmuş bir olaydan faydalanarak karşındakine iş yaptırmanın kibar yolu. Yumuşak bir dille söylediğinde “Hadi koçum kralsın, yaparsın” anlamına da gelir.

Örnek Cümle:

-Su’cum bu kadar kolay bir maili atarken bana danışmana gerek yok, atomu parçalamıyoruz sonuçta.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Ah be kızım, güzel kızım. Yüz kere gösterdik değil mi nasıl atılacağını. Beynin çoğunlukla komut ile çalıştığından yine bana danışmak zorunda kaldın değil mi?

 

Günün Sonunda

İşte benim favorim. Hayatımda duyduğum en gereksiz söz öbeği. Her cümlenin başına sonuna bu kadar gereksiz konan başka bir kalıp var mıdır acaba? Arkadaşlar bir konuda anlaşalım: Günün sonunda gece olur. Yani Dünyamız kendi etrafında döner ve 1 gün tamamlanır. Yani coğrafya öğretmeni ya da astrolog değilseniz bu söz öbeğini kullanma olasılığınız nerdeyse sıfıra yakındır. O yüzden kasmayın, kampanya sonunda, eninde sonunda, baktığımız zaman kalıplarını kullanın.

Örnek Cümle:

-Tamam ben sizi anlıyorum da günün sonunda o iş için yine bana mail atacaklar.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Günün sonunda gece olduğu için evimize gidip uyuruz. Maillerimize de bakmayız. O kelime orada o kadar gereksiz ki çıkardığınız anda hayatınızdan hiçbirşeyin eksilmediğini hissedeceksiniz.

 

Kampanyayı köpürtelim

Kampanya deterjan markasına mı ait? Su ile herhangi bir temas mı sağlandı? Çeşitli kimyasal elementlerle tepkimeye mi girildi? Bunların cevabı hayır ise bu cümleyi kurmamız da gereksizdir. Bu kısım genellikle herhangi bir önerisi ya da yorumu olmayan müşteri tarafının ” Ne bulsam da dünyayı ajansa dar etsem?” sorusuna yanıt bulmak amacıyla yorum maillerine eklediği kısımdır.

Örnek Cümle:

-Arkadaşlar önerilerinizi aldık ancak plan sanki biraz yavan kalmış. Kampanyamızı biraz köpürtelim.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Cümleni neden açmıyorsun çiçeğim? Ya da “Şuraları değiştirebiliriz, başka birşey kullanalım demiyorsun?” “Biraz daha ses getirmek istiyoruz o yüzden farklı alternatifler önerebilir misiniz?” de diyebilirsin, o kadar da zor değil.

Bizi sık sık besleyin ki biz de size önerilerle gelelim

Ben seni neden besliyorum? Sokak hayvanı mısın sen? Bakıma muhtaç mısın? Bakıcı gibi bir halim mi var? Kampanyalar geldikçe bizi haberdar edin ki biz de size yeni önerilerle gelelim demek bu kadar zor olmamalı.

Örnek Cümle:

-Çok teşekkür ederim toplantı için, benden beklediğin bir şey var mıdır?

+ Abi valla sık sık bizi besleyin ki geri dönüş yapalım.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Bu kadar mı açsın arkadaşım? Kaç gündür yemek yemedin? Ya kampanya kötü giderse? O zaman “Besle kargayı oysun gözünü” mü diyeceğim?

 

“X” hayatımız girdi

Sıkıcı, monoton, hiçbir heyecanı olmayan hayatımızı kökten değiştiren bir gelişmedir X. Aslında bizim umrumuzda olmayan ancak sunum icabı ilgilenmek zorunda olduğumuz değişkendir. Yaşamın kaynağıdır, kampanyaların öznesidir, sunum yapanın baş tacıdır aslında bir bok da değildir.

Örnek Cümle:

-Arkadaşlar kısa zaman önce bu konuda çok yetersizdik ancak bildiğiniz gibi “X” hayatımıza girdi ve her şey değişti.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Hayır değişmedi. Daha çok yeni olan bu X hakkında belli ki birazcık araştırma yapmışsın ve havasını atıyorsun. Gerçi kim bilecek ki, salla gitsin.

 

Yapıyor olacağız

Ben bu gereksiz kalıbın ortaya çıkışının ülkemizin ortaokul-lise İngilizce müfredatına borçlu olduğunu düşünüyorum. Bu yıllarda öğrendiğimiz ve neredeyse hiç kullanmadığımız Future Continous Tense’in ( Türkçesi gelecek zaman ancak tam çevrilmiyor) “will be” kalıbının Türkçe’ye çevrilmesiyle hayatımıza giren (girmez olaydı) bir öbek.

Örnek Cümle:

-Merak etmeyin Hamiyet Hanım öğleden önce sunumu sizinle paylaşıyor olacağım.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Paylaşıyor olmak derken bu iş haftalarca süren bir işlem mi? Gönder tuşuna basıp posta üzerinden bir anda paylaşmayacak mısın? Paylaşacağım desen nolur?

 

Kampanyanın sonunda havuç olması sorunsalı

Reklam ajanslarında kreatif fikirlerin oluştuğu kampanyaların pek çoğunda bu tabir kullanılır. Müşteriyle etkileşimi arttırmak adına ürünü satın aldıktan sonra müşteriye bir ödül verilir. Bu şifreyle çekilişe katılmak, yan ürün vb. şekilde olabilir. İlk duyduğumda benim de garibime giden ve kendimi tavşan zannettiğim bu tabir meğerse reklam ajanslarının olmazsa olmazıymış.

Örnek Cümle:

-Kampanya özelinde neler yapabiliriz, başka fikri olan var mı?

+Ucuna havuç koyabiliriz.

-Ah çok iyi fikir Beril’cim, hemen not alalım.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Sizden bir fikir beklendiğinde bu taktiği kullanarak zaman kazanabilirsiniz. Eğer biraz şanslıysanız değerlendirmeye bile alınacaktır.

 

Safe ilerleyelim

Sanki fırtınanın ortasında kalmışız. Zombi istilası var. Ya da düşman hattının tam içindeyiz. Kulağa öyle geliyor değil mi? Nereye safe ilerliyoruz arkadaşım? Safe nasıl ilerlenir? Güvenli kaynakları kullanarak risksiz bir şekilde ilerlesek olmuyor mu?

Örnek Cümle:

-Abi Blacklist ve Whitelist ayrımını yaptık. Bundan sonraki kampanyalarda daha bir safe ilerleyeceğiz.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Seni kara listeye aldım oğlum. Artık safe değilsin, kendine dikkat et.

Apple to apple bakmak lazım

Elmalar elmalara, armutlar armutlara benzer değil mi? Aynı zamanda muz muza, çilek çileğe, karpuz da karpuza benzer. Birbirine benzer iki şeyi karşılaştırırken kullandığımız meyve nesnesini bir de İngilizce söylemek ne oluyor? Apple to apple bakınca sorun çok mu çabuk çözülüyor? Her şey bambaşka bir hal mi alıyor?

Örnek Cümle:

-Arkadaşlar tamamen farklı iki konseptten bahsediyoruz. Bu case de apple-to-apple bakmak lazım.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Bak Pamuk Prenses, İngilizce’ye hakimsin evet ama bu kadar şımarık olursan o zehirli elmayı bir gün yediriverirler farkında olmazsın.

 

Marka imajını sekteye uğratacak actionlardan kaçınalım

Marka  imajı ne kadar büyük olursa olsun böyle konuşan dostlarımız yüzünden zaten zedelenmiş durumdadır. Yurtdışında zaman geçirip yabancı dilinin geliştiğini göstermek istiyorsun. Dünya görüşün, ufkun falan da açıldı, kabul, ancak bu şekilde ne idüğü belirsiz cümlelerle bir yere varamayız.

Örnek Cümle:

-Böyle birşeyi kesinlikle kabul edemeyiz. Bizim hedef kitlemiz çok niş. Marka imajını sekteye uğratacak bunun gibi actionlardan kaçınmamız gerekiyor

Yorum-Öneri-Alt Metin:

-Markanın itibarını zedeleyecek herhangi bir hareketten kaçınalım, diyebiliriz.

Point of View’ı Change etmemiz gerekiyor

Müşteriye birşeyler sunmuşsun. İşe yaramamış. Üstüne üstlük azar yemişsin. Hala şebeklik hala İngilizce’ni gösterme peşindesin. Bakış açımızı değiştirelim, bu konuya farklı bir yönden bakalım diyeceğine bilmem kaç sene yurtdışında kaldığını gösterme peşindesin. Olmadı, olamaz, olmayacak.

Örnek Cümle:

-Sunumumuz genel olarak beğenilmedi. Point of View’ımızı change etmemiz gerekiyor. Her şeyi baştan hazırlmamız gerekecek.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Point of View’dan ziyade kendini, Türkçe dili kullanımını değiştirmekle başlasan hiç fena olmaz.

Brain-storming de konuşalım

Geldik efsane Brain-storming toplantılarına. Baştan sona gereksiz olduğunu düşündüğüm, konuşulacak, fikir alışverişi yapılacak konuları merasim eşliğinde duyurup ona “Brain-storming” adını verenlere söyleyecek lafllar hazırladım. Fikre ihtiyacınız varsa bunu şov haline getirerek herkesi toplamaya gerek yok. Küçük bir toplantı yaparak da halledebilirsiniz. Brain-Storming toplantılarında genelde 1 adet moderatör (saçma sapan sorular sorup milleti teşvik eden, fikirleri asla not almayan alır gibi yapan), 1 adet sürekli konuşup yaratıcı fikirler bulduğunu zanneden, 1 adet ortama dalga geçmeye gelmiş, komik olduğunu zanneden ama olmayan tip mutlaka bulunur. Bu kişilerin ortak özellikleri ise kendilerini Kraliyet Ailesi mensubu zannetmeleridir.O toplantıya giderken bir havalar, bir havalar… Sanki Birleşmiş Milletler Toplantısı’na gidiliyor.

Örnek Cümle:

-Öğleden sonra toplantı odasında Brain-Storming yapıcaz, herkes gelsin.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Fikir bulamadın galiba? O toplantıda birşey çıkmayacak sen de biliyorsun ancak birkaç kopya bile alsam kar diye görüyorsun değil mi? Bir sürü işimiz var tatlı kız, beni pas geçin.

Off-the-record söylüyorum

“Sus sus kimseler duymasın”ın plaza dilindeki karşılığıdır. O konuşma hiçbir zaman “Off the Record” kalmaz. Mutlaka boşboğazın birisi başka birine yetiştirir.

Örnek Cümle:

-Burcu bu söyleyeceklerim off the record tamam mı?

+Tamam janım sanki beni bilmiyorsun.

-Bizim genel müdür yeni gelen kızı instadan eklemiş, her gün mesajlaşıyorlarmış.

+İnanmıyorooom

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Hayatının hatasını yaptın cici kız. Off the record demen bir yana o sırrı vermeyecektin. Kısa sürede bütün şirket bu durumdan haberdar olacak, geçmiş olsun.

Bu data update değil

 

Verilerin güncel olmadığını belirten cümlemiz birçok çalışanın sinir sistemini bozmasıyla da meşhurdur. Yolladığımız raporlarda hata bulmak için en ince ayrıntısına kadar inceleyen ilgili kişi, kainatın şifresini çözmüş gibi bu hatamızı mailde bağıra bağıra belirtir. Kendisi o küçük veriyi güncellese ölecek hastalığına yakalanmıştır.

Örnek Cümle:

(Mailde) Selamlar, bu rapordaki data update değil. Lütfen gerekli dataları change edip resend edelim.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

O raporun altında kalırsın inşallah. Verilerin nereden çekildiğini biliyorsun. Ufak bir değişiklik için ne diye mail yazıyorsun. Güncellesen ölür müsün? Ama yok o hatayı sen buldun, mükemmeliyetçi bir insansın değil mi?

Bu evrenin ne kadarını cover ediyoruz

Evren dediğimiz tabir 90’lar da çıkan bir parça biz de bunu günümüze uyarlayarak güzel bir sound (!) mu yakalamaya çalışıyoruz? Cover etmek deyince benim aklıma bu geliyor. Ancak işin aslı tabiki bu değil. Plaza dili ve edebiyatındaki “Cover Etmek” kaplamak, içine almak, ulaşmak anlamına gelir.

Örnek Cümle:

Peki bu sunduğunuz exampleda evrenin kaçını cover ediyoruz?

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Peki bu sunduğunuz örnekteki hedef kitlemizin yüzde kaçına ulaşabiliyoruz?

Management toplantısında dile getireceğim

Canımız ciğerimiz yöneticilerimizin şirketler için hayati kararlar aldığı yönetici toplantıları, kendileri tarafından çoğu kez “Management Toplantısı” olarak lanse edilir. Sanırsınız Tanrılar Zeus önderliğinde Olimpos’ta toplanıyor. Öyle bir hava, öyle bir büyük olay. Yöneticilerin biraraya geldiği toplantı demek çok mu sade kaçtı acaba?

Örnek Cümle:

-Arkadaşlar merak etmeyin, bu ve bunun gibi birçok sorunu Management toplantısında dile getireceğim.

Yorum-Öneri-Alt Metin:

Aslında getirmeyeceksin. Şöyle bir konuyu açacaksın. Onun dışında bomboş sohbetler dönecek. Bunu zaten hepimiz biliyoruz ancak konumuz bu değil. Ne var yönetim toplantısı desen. Zaten zam konusu konuşulmayacak bari Türkçe’mizi katletme ey yönetici!

 

Deep dive inceleyelim

Bu cümleyi her duyduğumda sanki suyun altında bir batığı incelemek üzere seçilmiş arama kurtarma ekibinin bir üyesiymişim gibi hissederim. Detaylı bir şekilde inceleyelim demek yerine su altı araştırma ekibinin başı gibi konuşulduğunda kafamızın karışması da çok normaldir. Bu kadar kasmamıza gerçekten gerek yok. Her yönüyle ele alalım ya da biraz daha detaylı inceleyelim yeterlidir.

Örnek Cümle:
  • -Tunç’cum biraz yüzeysel bir inceleme yaptığını görüyorum. Bu konuyu Deep Dive inceleyelim lütfen.
Yorum-Öneri-Alt Metin:

Tunç’un acilen palet, yüzme, zıpkın,şnorkel gibi gereçleri alması gerekiyor. Görünen o ki baya bir derine dalması gerekecek.

 

Artık hazırsınız. Yarın sizin için herşey daha kolay olacak. İyi Çalışmalar

Join The Discussion