Trendler

Markalar Gen Z’ye Nasıl Ulaşmalı?

Son yıllarda pek çok farklı alanda karşımıza çıkıp, sosyolojik anlamda da segmentasyon birimi olarak kullanılan kuşaklar ve kuşaklara ait farklılıklar günlük hayata hiç olmadığı kadar entegre olmuş durumda. Generation Z, Millennials, Boomers gibi kendi dilimizden türemeyen jenerasyonlar kulağa ilk başta yabancı gelebiliyor fakat her birinin temsil ettiği davranışsal özelliklerin detaylarına indiğinizde bir o kadar eğlenceli. Bu makale özelinde ise benim de ilgimi çeken, şu aralar sıkça duyduğum Gen Z’leri daha yakından tanıyacağız. Ancak özele inmeden önce jenerasyonların kendi içlerinde bile davranışsal olarak farklılaşabileceğini hatırlatmak isterim.

McKinsey&Company’nin Jenerasyonlar Özelindeki Özet Tablosu

Şüphesiz ki grupları tek başına ya da karşılaştırmalı değerlendirip bilimsel verilerle onların beklentilerini, tepkilerini ya da hayata bakış açılarını konu eden onlarca araştırma var. Ancak şunu da bilmekte fayda var ki araştırma çıktıları sonucunda karşılaşılan özellikler genel olarak tüm jenerasyona atfediliyor. Bu çok doğru bir yöntem olmasa da jenerasyonları genel hatlarıyla tanıyabilmek açısından oldukça kıymetli. Çünkü kuşaklar, ağırlıkla yaşadıkları ülkelerin sosyo-kültürel özelliklerinden etkileniyor. Bu noktada kuşak çatışmaları da dahil olmak üzere bu yapıların birbiriyle ilişkilerini incelemek pek çok alan için faydalı içgörüler sağlıyor.

Bugünkü konumuz direkt olarak tüm yaş gruplarıyla ilgili bir genelleme olmasa da bu yapının önemli bir parçası olan Z’lere ışık tutmak açısından faydalı olacaktır. Öncesinde Z’lere genel bir bakış atıp sonrasında daha yoğun olarak reklamlar ve pazarlama stratejilerinin bu jenerasyon üzerindeki etkilerine değineceğiz. Şunu çok net söyleyebilirim ki kurumsal hayatta yavaş yavaş görmeye başladığımız Gen Z’ler, nam-ı diğer post-millennials, kendimin de dahil olduğu bir önceki Millennials jenerasyonundan oldukça farklı özellikler sergiliyor. İşte biraz da bu yüzden kendilerini yakından tanıyarak bu konuda araştırıp öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.  Şunu da belirtmek gerekir ki bu yazıda Z jenerasyonundan bahsedecek olsak da ana konumuz kendilerinin reklamlara bakış açısı ve reklam/pazarlama  dünyası üzerindeki etkisi olacak. Ancak konuya derinlemesine inmeden once gelin hep beraber kim bu Z jenerasyonu ufak bir giriş yapalım:

Z Jenerasyonu Kimlerden Oluşur?

Temel olarak jenerasyonlar isimlerini doğdukları yıl aralıklarından alır. Kuşak segmentasyonlarını tek bir yıl bazında değil de yıl aralığı olarak düşünmek gerekir. Örn: 1965-1980 yıllarında doğanların X jenerasyonu, 1981-1996 yılları arasındakilerin Millennials sayılması gibi. (Yukarıdaki tabloya bakabilirsiniz) Bu aralıklar bazı kaynaklarda farklı gösterilse de farklılıklar büyük tutarsızlıklar sergilemiyor. O yüzden burada belirttiğim tarihlerin 1-2 senelik kayması sorun yaratmayacaktır. Gelelim bugün asıl yoğunlaşacağımız kitle olan Z jenerasyonuna…

Kaynaklarda genellikle Gen Z olarak adı geçen bu jenerasyon 1995-2010 yılları arasında doğan (bazı kaynaklarda 1997-2012) dijital nesli temsil ediyor. Dijital nesil derken bir konuyu açıklığa kavuşturmak lazım: Çağımız teknoloji çağı, dijital araçlar ve kanalları kullanmayan jenerasyon neredeyse yok gibi ancak Z jenerasyonunu diğerlerinden ayıran başlıca nokta halihazırda olgunluk döneminde olan bir dijital çağda doğmuş olmaları. Yani ne benim dahil olduğum Millennials (1981-1996) ne de diğer nesiller gibi bir süre internet, sosyal medya ve akıllı telefonlar gibi en popüler iletişim araçlarının yaygınlaşmasını beklemek zorunda kalmadılar. 

Böylece dijital alandaki yeni platform ve kavramlara alışma süreci konusunda diğer jenerasyonlardan bir adım öndeler. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, sadece dijital alanda değil tüm alanlardaki trendleri en güncel şekliyle takip edip topluma yön verme potansiyeline sahipler. Ancak onların dikkatini tam olarak çekebilmek için emek harcamak gerekiyor. Şimdi gelin hep beraber “İnternet Çocuklarını” daha yakından tanıyalım.

Yakın Bakış

Jenerasyonlara dair yapılan onlarca araştırma, Gen Z’ye ait çok geniş çıktılar sunsada bu yazıda hepsine değinmek mümkün olmayacak. Onun yerine birçok kaynakta ortak olarak yer alan, üzerinde fikir birliğine varılmış birtakım özelliklere yoğunlaşıp aynı zamanda ilginç noktalara da değineceğiz. Böylece ana temas noktasına geçiş yapmadan önce bu kitlenin ruh halini, önem verdiği kavramları, hayata bakış açısını ve onları daha iyi kavramaya yönelik diğer detayları daha iyi anlayabileceğiz.

Hedef kitlemize yakın mercek altına alırken öncelikli olarak söylememiz gereken şey Z’lerdeki bireylik kavramı ve bunu sonuna kadar hissetmek istemeleri. İlk okunduğunda kulağa oldukça genel geçer geliyor olabilir ancak bu farkındalık ve karşılarındaki muhattabın buna önem verdiğini bilmek, sosyal ihtiyaçlar hiyerarşisinde onlar için en üst sırada. Z’lerin pek çok tartışmaya yol açan özelliklerinden biri olan toplumcu yaklaşımdan ziyade bireyci yaklaşıma da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Burada bireycilikten kasıt toplumsal duyarlılık konusunda eksik olmalarından ziyade yaşayış tarzlarına da vurgu yapılması. Yalnız yaşamak ve bunun değerini bilmek, bağımsız yaşama verdikleri değerle paralel olarak diğer jenerasyonlara oranla daha öncelikli olarak ilerliyor.

Buna ek olarak genelde ne istediklerinden emin oldukları için bu anlarda onları farklı bir şey yapmaya ikna etmek epey zor. Nihayetinde doğru bildiklerini daima savundukları için aileleri ile sık sık çatışmaya girebiliyor, güven hissetmedikleri durumda da dışarıdan başka bir fikre çok sıcak bakmayabiliyorlar. Bu detay yazının devamında bahsedeceğimiz onları etkileme evresi için oldukça önemli bir dönüm noktası.

Diğer yandan Z jenerasyonunun dünyada yaşananları takip ettiğini ve bunlara karşı son derece ilgili oldukarını biliyoruz. Kendi dünyasına çekilip ne olursa olsun bencil bir tavır sergilemiyorlar. Özgüvenlerinin yüksek olması diğer bir üzerinde durulması gereken özellik ki buna önümüzdeki kısımlarda tekrardan değineceğiz.

Tüm bu özelliklerin yanında günümüzde artık iş dünyasında da aktif rol oynadıklarının farkında olarak yöneticilerinin dikkat etmesi gereken bazı noktaları da göz ardı etmemek gerekiyor. Bunlardan ilki, Z jenerasyonu çalışanlarını görev adamı olarak kullanmak yerine yaratıcılıkları konusunda onları serbest bırakarak ekip ruhuna katkı sağlayabilmelerini sağlamak gerekiyor. Bunun içinde onlarla yüz yüze iletişim kurarak değerli olduklarını hissettirmek çok önemli. Neyi neden yaptıklarını bilmek bu jenerasyon için olmazsa olmaz. Ek olarak fikirlerinin önemsendiğini bilmek de her çalışan gibi onları motive eden en önemli etkenlerden biri. Evet, teknoloji çocukları olabilirler ancak tüm dünyaları mesajlaşmak üzerine kurulu değil. Seslerini duyuracak insanların varlığı onları güvende hissettiriyor. Bu nedenle doğrusunda yanlışında mutlaka yüz yüze konuşmayı tercih etmek, değerli oldukları hissettirmek oldukça mühim. Hepsi bir kimlik sahibi olduklarının farkında hatta birden fazla karakteristik özellikle anılmak istemeleri de bunu gösteriyor.

Geçtiğimiz senelerde yapılan IPA araştırmasına göre birden fazla karakter özelliği üzerinden kendilerini tanımlamayı seven bu jenerasyon gurme, feminist, kitap kurdu gibi ayrıştırıcı yönlerle anılmaktan hoşlanıyor . Aslında bu çok yönlü özelliklerin öncelikler ve seçimler konusunda da oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz. Yani onlara ulaşmak için basmakalıp mesajlardan sıyrılıp farklılaşma yolunu izlemek markalar için de faydalı olabilir. Sözkonusu Z jenerasyonu olduğunda markaların da iştahının kabarması oldukça normal. Kabul etmek gerekiyor ki bu denli büyük bir tüketim potansiyelini kendi tarafınıza çekmek göründüğü kadar kolay değil. Ancak imkansız da değil. Bunun için pazarlama ve tüketim alışkanlıkları bakımından Gen Z’yi iyi analiz etmek gerekiyor.

Tüketim Alışkanlıkları

Bu bölümde Gen Z’ye ait “Yakın Bakış” kısmında bahsettiğim psikolojik ve sosyolojik özelliklerin dışında pazarlama stratejinizi etkileyebilecek tüketim alışkanlıklarına göz atacağız. Biraz daha detaya ineceğimiz yazının bundan sonraki bölümünde Gen Z’nin markalarla etkileşimini ve markaların onlara ulaşmak için izleyebileceği stratejik yola da göz atacağız. Ama gelin öncesinde bu jenerasyonun sahip olduğu farklı tüketim alışkanlıklarına, araştırmalar ışığında bir göz atalım.

Aşağıda, okuduğum pek çok kaynakta gözüme çarpan Gen Z alışkanlıklarını derledim. Okumadan önce bu araştırmaların çoğunun ABD’de yapıldığını belirtmem gerekiyor. Coğrafya bazında farklılık gösterebilecek bazı noktalar olsa da oldukça faydalı içgörüler mevcut. Çıktılar arasında tahmin edebileceğiniz bilgiler de mevcut size ilginç geleceğinizi düşündüklerim de var. Neler varmış bakalım.

Neredeyse tüm Gen Z’ler akıllı telefona sahip 

Global Web Index’in Kuzey Amerika’da yaptığı araştırmaya göre Gen Z’lerin yaklaşık %98’i akıllı telefon kullanıyor. Araştırmanın yapıldığı coğrafyanın refah durumuna da bakmamız önemli ancak bu oranın diğer kıtalarda da kalan jenerasyonlara göre yüksek çıkması olası. Bu arada benzer bir araştırma Orta Doğu ülkelerinde de yapılmış ve bu oran %99 çıkmış! 

Gen Z’lerin %97’si yeni bir ürünü ilk olarak sosyal medyadan keşfediyor

Yeni bir teknolojiyle sosyal medya arasındaki bağlantı Gen Z’de diğer jenerasyonlara göre daha sağlam. Araştırmalara göre Gen Z diğer jenerasyonlara göre yeni bir ürüne ait videolu içeriği %65 oranında daha fazla izliyor. %50’si ünlüleri takip ediyor, %49’u kendileriyle benzer hobiye sahip insanları, %41’i ise müzisyenleri takip ediyor. (Sonuncu veriye ait, yazı sonuna güzel bir iletişim örneği ekledim)

En sevdikleri sosyal medya platformu Instagram

Günde en az bir kere İnstagram’a giren Gen Z’lerin oranı %64 civarında. Amerika’da yapılan bu araştırmada Instagram’ı %51 ile Snapchat takip ediyor. Story ve yüz filtrelerinin ilk ortaya çıktığı platform olan Snapchat’in İnstagram tarafından geçilmesi de bana oldukça ilginç geldi.

Gen Z’lerin %59’u sponsorlu reklam gördüklerinde iletişime geçmeye meyilli

Kişiselleştirilmiş yeniden hedeflemeli display reklamlar konusunda öncü olan Criteo’nun araştırmasına göre Gen Z ve Millennials’dan oluşan genç jenerasyonun 4’te 1’i reklam görünce iletişime geçiyor. %30’u online’dan ürünü almaya yönelirken %20’si offline’dan ürünü almak için aksiyon alıyor. Sadece Gen Z özelindeki reklam görenlerin ise %59’u reklamlara tıklamak ve ürün satın almaya daha yatkın durumda. (Reklamlar satış odaklı iletişimleri kapsamaktadır)

İlgilerini yakalamak için max. 8 saniyeniz var 

Millennials’da 12 saniye olan bu süre Gen Z’lerde iyice azalmış durumda. Bu da markaların daha kısa sürede daha odaklı bir mesaj vermeleri gerektiğini gösteren bir meydan okuma. Bunu başarabildiğiniz takdirde Gen Z’leri de diğer jenerasyonlarla beraber etki alanınıza alabilirsiniz.

TV’ye ilgi azalırken streaming platformlarına artıyor

Büyük Britanya’nın RTÜK’ü Ofcom’un Ağustos2022’de yayınladığı Media Nations raporuna göre 16-24 yaş aralığındaki kitlenin TV izleme alışkanlığı bir önceki 10 yıla göre %66 azalmış durumda. Bununla beraber aynı yaş aralığının Streaming Platformlar olan Netflix, Amazon Prime ya da Disney Plus’da geçirdikleri süre ise artış göstermiş durumda. Her ne kadar bu platformlar üzerinde geleneksel reklam modelleri olan spot ya da altbant gibi reklamlar çıkılmasa da başarılı kurgulanmış ürün yerleştirmeleri genç kitleye ulaşmak için faydalı olabilir. 

%70’in üzerinde Gen Z gıda ve diğer ev alışverişi esnasında ailesine yön veriyor

X jenerasyonu çocuklarının seçimlerine çoğunlukla razı oluyor. Satın alınan ürünün üzerindeki seçim hakkı markaların hitap edeceği müşteri konusunda önemli bir yol gösterici. 

%43’ü ürün satın aldıktan sonra yorum yazıyor

Seçimler farklılaşsa da satın alınan ürüne ait değerlendirme yapılması Gen Z için önemli bir faktör. Bu oran ürüne yorum yapmaya son derece meyilli olduklarını gösterirken diğer jenerasyonların yorum yapma oranına göre epey yüksek.

Bu kısımdaki verilerden hareketle görüyoruz ki pazarlama ve reklamcılıkta başrol oynayan dinamiklerin tümünde Z jenerasyonunun yoğun bir etkisi var. Ancak bu etki tek taraflı mı? Yani markalar bu ilgiyi kendi lehine çevirmek için neler yapıyor? Neler yapmalı? Biraz da bunlara göz atalım.

Ek olarak yukarıdaki araştırma verilerine ek detayların yer aldığı tüm kaynağı okumak için tıklayabilirisiniz.

Markalar Gen Z’ye Nasıl Ulaşmalı

Dünyadaki her 4 kişiden 1’inin Z jenerasyonu olduğunu düşünürsek bu kitlenin markaların radarında olması kaçınılmaz. Bu büyük potansiyele ulaşmak oldukça önemli olsa da iş elbette para harcayıp reklam çıkmakla bitmiyor. Çağımız teknoloji çağı, Gen Z’ler de dijitalin yerlileri. Bu durumda onlara reklam göstermek kolay gibi görünse de aslında sanıldığı gibi değil. Aksine diğer jenerasyonlara göre daha da zorlayıcı bir durum. Sebebi ise reklamlardan kaçınan, reklamı geçen ve reklamla ilgilenmeyen nüfusun devamlı olarak artış göstermesi ve bunların içindeki Z’lerin payı. Backlinko’nun yaptığı araştırmaya göre dünya üzerindeki Z’lerin yaklaşık %45’i mobil ya da desktoplarında adblocker kullanıyor. Hal böyleyken reklamınızın Gen Z tarafından görülmesi, görülse bile etkileşime geçilip satış olarak aksiyona dönmesi meşakkatli ve doğru bir stratejik hazırlık gerektiriyor.

Ürün çeşitliliği, sunulan teklifler, reklam mesajında kullanılan dil, marka bilinirliği gibi pek çok etken satışlara etki etse de Gen Z’lerin aklını çekmek hiç de kolay değil. Yukarıda da belirttiğim gibi ortalama 8 saniye içinde dikkatini yakalamak zorunda olduğunuz bir kitleye ulaşabilmek için yoğun çaba sarfetmeniz lazım. Bu noktada asıl amaç Gen Z’ye ulaşmak olacağı için yazının geri kalanında kendilerinden hedef kitle olarak da bahsedeceğim.

“İletişime giriş 101” de olan “Önce Hedef Kitleni Tanı” sloganı burada da oldukça önemli. Karşımızda ürünü ya da hizmeti sorgusuz sualsiz alabilecek bir kitle olmadığını bilmek lazım. Ürünün sunumunun yanında elde edilecek deneyimi de hissetmek isteyen hedef kitlemizin özellikle Youtube ve diğer sosyal medya kanallarında buna dair içerikler izleyebileceğini tahmin etmek güzel bir başlangıç olabilir. Kitlemizin ilham aldığı, en çok etkileşime girdiği ve yakını olarak gördüğü içerik üreticilerini tespit etmek onlara ulaşma konusunda büyük adım atmanızı sağlayacaktır.

Doğru zamanlama, doğru içerik ve doğru içerik üreticisiyle yapılabilecek işler pek çok başarı hikayesine basamak olacaktır. Bu noktada influencerların satıştaki etkisi göz ardı edilmemeli ancak Gen Z’leri ikna etme oranı influencerlardan daha yüksek bir topluluk var ki onlar da yakın çevreleri. Bulbshare’ın Abd’deki.araştırmasında Z jenerasyonunun %86’sı bir ürün almadan önce arkadaşlarından gelen yorumları dinlediklerini belirtiyorlar. Bu noktada hedef kitlenin ürününüz üzerinde etkileşime geçeceği bir iletişim stratejisi tek başına yeterli olmayabilir. İletişimin aynı zamanda vurucu ve ana mesajla paralel şekilde bir komunite yaratması özellikle Gen Z’yi etkilemede daha önemli bir faktör.

Yazının başında da belirttiğim gibi artık hedef kitlemizin prensipli, empati sahibi ve dış dünyayla ilgili insanlardan oluştuğunun daha bir farkındayız. IPA’ya göre Z’lerin %64’ü kendilerini “aktivist” olarak tanımlıyor. İnandıkları konuları savunma konusunda sonuna kadar kararlı olan bu kitlenin iklim değişikliği, zihinsel sağlık, gelir adaletsizliği, devlet yönetimi ve sağlık servisi gibi konular özellikle ayrı bir hassasiyeti var. Bu bağlamda sadece kâr etmenin ötesine giden bir marka olmak ve bunu gösterebilmek önemli. Doğaya minimum zararla üretim yapan, kurumsal varlığını sürdürürken yaşanılan dünyaya da fayda sağlayabileceğini gösteren markalar Gen Z’lerin dikkatinden kaçmıyor. Hele ki hedef kitlemizin %68’inin gelecek nesillere bırakacakları dünya konusunda bilinçli olduğu düşünülürse. Ortalama %40 oranında Gen Z üyesinin toplumsal harekete üye, hayır kurumlarına bağış yapan ve sosyal medyada sosyal sorumluluk paylaşımı yaptığını da unutmamak gerekiyor.

Üstünde durulması gereken bir diğer nokta ise güvenilir ve transparan yapıdaki şirketlerin Gen Z’lerin radarına daha kolay girebileceği. Bu değerleri sadece söylemlerinde değil uygulama esnasında da hayata geçirebilen markaların hedef kitlenin dikkatini çekme konusunda şansı büyük. Sahip olduğu etik değerlere mevcudiyetinin her aşamasında bağlı kalan bir şirketin diğerlerine oranla güvenilirliğinin yükselmesi kaçınılmazdır. Bu farklılığını gösterişten uzak ancak akıllı bir stratejiyle medyada duyurmak ise başta Gen Z olmak üzere tüm kitlelerde olumlu etki bırakacaktır.

Diğer bir kavram olan güvenilirlik konusu ise son dönemlerde sıkça veri kullanımı ile gündeme geliyor. Arama motorlarının 3. party cookie saklamalarında kısıtlamaya gitmelerinin yanında şirketlerin de muhafaza ettikleri birinci parti verileri şeffaf bir şekilde belirtmeleri önemli. Dijital ortamda, Gen Z’lerin 3’te 1’inin özel hayatıyla ilgili bilgileri paylaşmayı problem etmediklerini biliyoruz. Bu durum gizlilik ve paylaşım konusunda tamamen tedbirsiz oldukları anlamına gelmemeli ancak IBM’nin yaptığı başka bir araştırmada görülüyor ki Gen Z’nin %21’inin kişisel bilgilerini en az 1 markayla paylaşıyor. 2015 yılının sonlarındaki Cambridge Analytica skandalından sonra platformlardaki kişisel veri paylaşımı daha fazla şüpheyle bakılsa da bu oran hala oldukça yüksek. Bu da demektir ki veri toplama ve kullanımı konusunda gelişmiş markaların Gen Z’ye ulaşabilmesi çok da zor değil.

Z’leri yakından tanıdığımız kısımda belirttiğim muhattap alınmak ve bireysel yaklaşımın iletişim stratejilerinde de rolü büyük. Ortada kişiselleştirmeye bu kadar önem veren bir jenerasyon varsa kendilerini değerli hissetirmek gerekiyor. İşletmelerin kişiye özel mesaj yoluyla hedef kitlemize ulaşması kendileriyle gerçekten ilgilenildiğini gösterme açısında faydalı bir yöntem olabilir. Facebook’un Z’ler özelinde yaptığı bir anket gösteriyor ki katılımcıların %60’ı markalar tarafından kendilerine iletilen kişisel mesajlara ve özel mesaj yoluyla sohbet edilmesine değer veriyorlar. Bu konuda da hem chatbotlar gibi teknik hem de sosyal medya ya da forumlar üzerinden müşteri memnuniyetini iyileştirerek doğru stratejiler belirlemek büyük fayda sağlayacaktır.

Aslında bu başlıkta sayılabilecek onlarca method var fakat yazıyı gereğinden fazla uzatmamak adına hepsine detaylı değinmeyeceğim. Ancak birkaç tanesi var ki değinmeden geçmek olmaz.  Google’ın bu yıl içinde ASMR videoların popülaritesinin Gen Z üzerinde etkisini incelediği yazı hoşuma gitmişti. Buradan hareketle markaların rahatlatıcı içerikler üretmesi ya da bu tür içerikler üreten yayıncılarla iletişime geçmesi Z’lere ulaşmak için faydalı bir seçenek. (Youtube’da yayınlanan ASMR videoları şu ana kadar 65 milyar izlenme aldı) Bunun dışında akıllı televizyonlar üzerinden gerçekleşen CTV (Connected TV) reklamları, perakende pazarında hala patlamayı yapamamış ancak büyük potansiyeli olan arttırılmış gerçeklik, Z kuşağının bakış açısıyla uyumlu olarak kişiyi farklı bir evrenin parçası yapan metaverse evreni, OTT platformları, ses üzerinden alışveriş, canlı yayınlar ve daha yeni popüler olmaya başlayan şimdi al sonra öde bazlı projeler de dikkat edilmesi gereken trendler arasında yer alıyor.

Başarılı İşler

Yazının son kısmında bu konuyla ilgili okuduğum makalelerde rastladığım Z jenerasyonu hedefli başarılı işleri paylaşmak istedim. Bu işlerde makalede bahsettiğim, Z kuşağına ulaşabilmek adına atılabilecek popüler adımlardan bazılarını net bir şekilde görebildim, bazılarında ise daha farklı, yenilikçi yaklaşımlar ilgimi çekti. (Favorim en sonda)

Klassy Network

Amerika merkezli giyim firması Klassy Network’un hem jenerik hem de ürün listeleme görsellerinde yer verdiği mankenleri bu konuya dair iletişimler içinde başarılı buldum. Marka ürünlerini giyen mankenleri aşina olduğumuz modellerden değil de günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz farklı beden ölçüleri ve ten renginde olanlardan seçmiş. Kalıpların dışına çıkarak oldukça basit bir şekilde potansiyel müşterileri satışa çevirdikleri (Z’ler önemli bir bölümünü oluşturuyor) ölçümlenmiş.

Savage & Fenty

Klassy ile benzer şekilde kalıpların dışına çıkan Savage & Fenty biraz daha cesur bir yol izlemiş. Rihanna’nın kendi iç çamaşırı tasarımlarını da sattığı site her ölçüden ürününü farklı bir model üzerinde görmenizi sağlayarak empatinin ön plana çıktığı bir iletişim örneği göstermiş. 

Adidas

“Hadi biraz ses yapalım” diyerek kitlesini akisyona çağırıyor Adidas. Aşağıda paylaştığım reklam filminde spor dünyasından pek çok ünlü isim yer alırken, içerik ve mesaj ile Z jenerasyonuna ulaşılmak amaçlanıyor. 56 farklı influencerı barındıran kampanya “Create the answer” diyerek hedef kitlesine kalıpların dışına çık ve gerçekliğini kendin yarat mesajı veriyor.

Axe

Axe Praise Up nispeten eski olmasına rağmen hala hatırlanan, hoşuma giden bir iletişimdi. Axe, Canada’da yaptığı bir araştırma sonucundan yola çıkarak ayrımcılığa ve “erkeklerin nasıl davranması” gerektiğine dair basmakalıp fikirlere karşı geleneksel yapıyı kırarak sosyal medya challenge işine imza atmış. Kanada’da yapılan bu işte başrolde beyzbol ve basketbol oyuncuları var. Amaç çok basit: arkadaşına arkadan sessizce yaklaş, ona bir övgüde bulun ve bu anları #praiseup etiketiyle sosyal medyada paylaş. 39 milyon izlenme ve 4 milyara yakın gösterim alan kampanya, markanın sosyal medya üzerinden olumlu yorumlarını da %14’den %41’e yükseltti.

Bandcamp

Bandcamp, pandemi döneminde hem müzisyenlere destek olmak hem de başta Gen Z olmak üzere müzikle ilgilenen kesimle komünite kurmak için başarılı bir iletişime imza atmıştı. Bu projede müzisyenler müzik aletlerini Bandcamp platformuna yükleyerek sevenlerine direkt satış yapmayı amaçladı. Projenin artılarından biri de maliyet açısından tüm taraflara fayda sağlamasıydı. Müzisyenler hayranlarıyla direkt olarak etkileşime geçeceği bir platform bulup para kazanırken, hayranlar diğer sitelerdeki fahiş fiyatlara göre çok daha uyguna enstrüman satın aldı. Bandcamp ise müzisyenlerle anlaşarak diğer kanallara göre çok daha düşük bir miktarda telif ücreti ödeyip tasarruf etmiş oldu.

Marka satış için belirli bir gün seçerek bunu duyurdu ve ulaştığı kitlede aciliyet duygusu uyandırdı. Bandcamp o gün 4.3 milyon dolarlık cirosuyla günlük satış ortalamasının neredeyse 15 katına çıktı. Faydalı bir amaç için kurgulanan bu proje kısa vadede satışları arttırırken uzun vadede başta Gen Z olmak üzere markanın müşterileriyle bağ kurmasını sağladı. 

Instagram

En beğendiiğim Gen Z odaklı iş İnstagram’dan geliyor. “Bu bir Dm’dir” diye başlayan reklam Gen Z’ye nasıl ulaşılacağına dair ders veriyor. Fazla detaya gerek yok, videoyu izleyin yeter: 

Yazımın sonuna gelirken bir Millennials olarak Z Jenerasyonunu yakından incelemekten büyük keyif aldığımı belirtmeliyim. Yakın gelecekte çok daha önemli rollerde göreceğimiz bu jenerasyona dair öğrendiğim detayların onları daha iyi anlamak açısından büyük katkısı oldu. Umarım sizde de aynı etkiyi bırakabilmiştir.

Bir sonraki yazıya dek hoşçakalın…

Join The Discussion